18

«اللَّهُمَّ بِعِلْمِكَ الْغَيْبَ، وَقُدْرَتِكَ عَلَى الْخَلْقِ، أَحْيِنِي مَا عَلِمْتَ الْحَيَاةَ خَيْرًا لِي، وَتَوَفَّنِي إِذَا عَلِمْتَ الْوَفَاةَ خَيْرًا لِي، وَأَسْأَلُكَ خَشْيَتَكَ فِي الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، وَكَلِمَةَ الْإِخْلَاصِ فِي الرِّضَا وَالْغَضَبِ، وَأَسْأَلُكَ نَعِيمًا لَا يَنْفَدُ، وَقُرَّةَ عَيْنٍ لَا تَنْقَطِعُ، وَأَسْأَلُكَ الرِّضَاءَ بِالْقَضَاءِ، وَبَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ، وَلَذَّةَ النَّظَرِ إِلَى وَجْهِكَ، وَالشَّوْقَ إِلَى لِقَائِكَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ، وَفِتْنَةٍ مُضِلَّةٍ، اللَّهُمَّ زَيِّنَّا بِزِينَةِ الْإِيمَانِ، وَاجْعَلْنَا هُدَاةً مُهْتَدِينَ»

Allahumme bi i’lmikel ğayb ve gudratike a’lâ halkike, ahyeni mâ a’limtel hayâte hayran li, ve tevâffeni ize a’limtel vefâte hayran li, ve es’eluke haşyeteke fil ğaybi veşşehedeti, ve kelimetel ihlasi firrada vel ğadab, ve es’eluke nâi’men lâ yenfed, ve gurrate a’ynin lâ yengati’ ve es’elukerradae bil gadai, be berdel a’yşi ba’del mâvt, ve lezzetel nazari ile vecheke veşşevga ile ligaik ve eu’zubike min darrae muddirati ve fitnete mudilletin.

Allahumme Rabbenâ bi zinetil iman veca’lne hudete muhtedin.

Allah’ım! Gayb ilmin ve yaratma kudretin ile benim için hayatın hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat. Ölümün benim için daha hayırlı olduğunu bildiğinde de beni vefat ettir. Allah’ım! Gizli ve âşikâr hallerimde Sen’den hakkıyla korkmayı dilerim. Sen’den (kulların) rıza ve öfke anında hak sözü söylemeyi dilerim. Zenginlik ve fakirlikte Sen’den itidalli olmayı dilerim. Sen’den tükenmek bilmeyen cennet nimetleri dilerim. Bitmeyen bir göz aydınlığı (sevinç ve mutluluk) dilerim. Sen’den, (hakkımda hayır veya şer olarak takdir ettiğin) kazaya rıza göstermeyi ve ölümden sonra rahata kavuşmayı dilerim. Yüzüne bakmanın lezzetini isterim. Zarar verici bir hastalık ve saptırıcı fitneye uğramadan Sana kavuşmanın özlemini dilerim. Allah’ım! Bizi iman ziynetiyle süsle ve bizi hidayete ermiş, doğru yolun rehberleri kıl.

18/19