17

«اللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ، وَعَافِنِي فِيمَنْ عَافَيْتَ، وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ، وَبَارِكْ لِي فِيمَا أَعْطَيْتَ، وَقِنِي شَرَّ مَا قَضَيْتَ، إِنَّكَ تَقْضِي وَلَا يُقْضَى عَلَيْكَ، إِنَّهُ لَا يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ، وَلَا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ، تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْتَ»

Allahummehdini fi men hedeyte ve a’fani fi men a’feyte ve tevelleni fi men tevlleyte ve berik li fi mâ a’teyte ve gini şerra mâ gadayt, inneke tagdi ve lâ yugda a’leyk innehu lâ ye zillu men velleyt, ve yai’zzu men a’deyt, tebârakte Rabbenâ ve tea’leyt.

Allah’ım! Hidayet verdiklerinin arasında beni hidayet üzere sabit kıl. Afiyet verdiklerinin arasında bana da afiyet ver. İşlerini üstlendiklerinin arasında benim de işimi üstlen (ve beni nefsime bırakma). Verdiğini benim için bereketli kıl ve takdir ettiğin şeylerin şerrinden beni koru. Şüphesiz ki Sen (dilediğin şekilde) hükmedersin ve Senin hükmünü bozacak kimse yoktur. Kimi dost edinirsen zelil olmaz. [Kimi de düşman edinirsen, o asla aziz olmaz.] Rab’bimiz, Sen mübarek ve yücesin.

17/19